Karun Hazineleri

13.05.2013 17:41

 Antik Çag’da Anadolu’nun batisinda yer alan, güneyi Karia, kuzeyi Mysia, dogusu Frigya, batisi Ionia ve Aiolia bölgeleri ile çevrili alana Lidya denmektedir. Ünlü tarihçi Heredot’a göre üç sülalenin yönettigi Lidya’nin son sülalesi Meermnandlar 141 yil egemen olmus, Lidya’nin bölgede siyasal ve ekonomik yönden önemli ülke olmasini saglamislardir.Saray entrikalari ile 2. sülale Heraklidlerden kralligi ele geçiren  3. sülale Mermenandlar  Kral Gyges ile baslar. Ardys, Sadyattes, Alyattes ile devam edip  Kroisos yani Karun ile son bulur. Milattan önce 7. yy’in ilk yarisinda  Gygesil’e  baslayan Lidya Imparatorlugu  parayi icat ederek insanlik tarihinde  önemli buluslardan birini gerçeklestirmislerdir. Bu bulus,  ilk çag dünyasinin ekonomik gelisimini bir olay olmustur.

 


Lidya’nin ilkçag dünyasinin en zengin ülkesi olmasinin bir nedeni Tmolos daglarindan çikan ve Hermos Nehrine karisan,  baskent Sardes’ten geçen Paktalos  deresinin alüvyonlari içindeki altindir. Buradan çikarilan altin  Lidya’nin kaderini belirlemistir. 3. sülalenin son krali Kroisos babasi Alyattes’in ölümünden sonra M.Ö. 560’ta  tahta geçmis ve akil almaz zenginligi sayesinde “Karun kadar zengin”  deyimiyle günümüze kadar tasimistir.

Karun hazineleri hakkinda bilgi edinebilmek için Lidya kralligini incelemek gerekir.

M.Ö. 560-546 yillari arasinda  ülkesini yöneten bu kralin dönemine ait Usak’in 25 km batisinda ve Izmir karayolu üzerinde bulunan Güre köyü yakinlarinda Lidya tümülüslerinden çikarilarak kaçirilan ve 1993 yilinda geri  alinan eserlere Karun Hazineleri  denmektedir.

SIYASI TARIH
Ilkçagda  kabaca  bugünkü Gediz ve Küçük Menderes  vadilerini kapsayan  bölgeye Lydia adi verilmekte idi. Bu ayni zamanda Anadoluya özgü  bir uygarligada adi vermekte idi: Lydia Uygarligi: 

Sardes’teki  ilk yerlesme ile ilgili doyurucu bir bilgi yoktu. Yapilan kazilar,  Sardes’in Tunç çagi sonlarinda bir Anadolu köyü özelliklerini tasidigini göstermistir. Tunç çagi sonlarina ait tabakalardan, ölülerin yakilip gömüldügü ögrenilmis, agaç dallari, kamis ve balçiktan yapilmis, daire biçiminde bir kulübe bulunmustur. Ancak bu köy toplulugu  Kita Yunanistan ile  kültürel baglar kurabilmistir. Sardes’in alt tabakalardan çikan Geç Hellas III c türü miken keramik parçalari, Türk çagi sonlarinda Yunanistan ile Lydia arasindaki kültürel baglarin ispatidir. 

Sardesliler özellikle  Yunanlilarin etkisinde kalmislardir ki Lydialilarin  geometrik üslup çanak çömlekçiligi tamamiyle  yunan etkisi altinda gelismis bir türdür ve böylece de  boyali Lydia geometrik üslubunun dogmasi demir çag Lydiasindaki en önemli buluslardan biridir; Kültür ve  sanat hareketlerinin düzeyinin yükseldiginin de en güzel kanitidir. Boyali çanak çömlekçiliginin baslamasi nüfusa pek etkide bulunmamistir. Yerli çanak çömlek  ustalari ve ressamlar  Yunanistan’dan  dis alimla yapilan esya ve malzeme ile  çalisarak  ya da bizzat Yunanistan’a gidip yunan çanak çömlek ve ressamlari ile beraber çalisarak yeni seyler ögreniyorlardi. 

Sardeslilerin tarihi geçmisleri ile ilgili  bilgileri çesitli efsanelerden  ve kazi çalismalarindan ögrenmekteyiz.  Sardesli heraklidlerle ilgili bilgiye göre  Kambles  yada Komblites  adindaki bir heraklid – Tylaind krali çok yer ve içerdi. O denli oburdu ki bir aksam karisini kesip yedi. Bazilari bunu hirsindan yaptigini söylediler. Sabahleyin kral, karisinin elini agzinda bulunca dehsete düstü ve kendi bogazini kesti, çünkü yaptigi korkunç is açiga çikmisti. Tümüyle düs ürünü olmasina karsin bu öykü eski dönem kayitlarina  ait bir fikir vermesi bakimindan ilginçtir. 

Sardesliler  kazi bakimindan çok zengin bir ülke olmasina karsin zaman zaman  vahsi bir hayat yasamislardir. Ve bu yasam tarzlari da çesitli efsanelerin dogmasina yol açmistir; Sardesli hükümdar  Kandoules’in adinin  köpek bogan anlamina geldigi yapilan arkeolojik buluntularla dogrulanmistir: Sardes kazilarinda, ayni türde 11 adet kab içinde  yeni dogmus köpek yavrularina ait iskeletler bulunmus   ve buluntularin  bir hint Avrupali savas tanrisi niteligindeki Kandoules  onuruna verilen yemekler sirasinda  yenildigi anlasilmistir. Bir baska efsaneye göre  karisinin güzelligine hayran olan Son herakled Tylonid Kandoules , bu güzelligi en yakin adamlarindan  Mermand  olan Gyges’e gizlice gösterir. Seyredildigini sezen kraliçe , genç Gyges’e zorlayarak ya kocasini öldürerek kendisiyle evlenmesini ya da O’nu öldürecegini söyler. Öykü Gyges’in  Kandoules’i yataginda biçaklamasiyla son bulur. 

Mermand krallarinda Gyges, Ardys, Aliyattes ve Kroisos güç politikasinin silahi olarak ekonomik kaynaklari kullanmislardir. Hatta ilk sikkenin ortaya çikisinin asker ücretlerinin ödenmesiyle ilgili oldugu bile düsünülebilir.

Genellikle etki alanlari çok genis kehanet merkezlerine  Lydia krallari tarafindan gönderilmis armaganlari , yunan siyasetini parasal araçlarla etkileme adimi olarak kabullenmek olasidir. 

Sardes kenti antik dünyanin en güçlü  en zengin ve en anlamli baskenti olarak ününü duyurdu. Lydia sanat ve mimarliginin ön Asya ve Yunan ufkunda bir yildiz gibi parladigi bu dönemde Sardes’te yasamak  dünyanin en görkemli kentinde yasamak demekti. 

Sardes’te bulunan Yunanistan’dan  dis alimi yapilmis vazolar Mermond sülalesi zamaninda   Hindia ve Yunanistan arasinda oldukça gelismis bir ticaretin en önemli dairelerini olusturmaktadir. Ki bu da bize Yunanistan ile iliskilerin  pek erken basladigina taniklik etmektedir.,

Sardes krallarindan Gyges’in mezhebi olarak kabul edilen tümülüsün boyutlari  bir dereceye kadar güç ve zenginligi yansitir. Bu anit  Gyges ve kentinin büyüklügünün gözle görünebilen bir simgesi ayni zamanda Lydia mimarliginin anilari koyabilmek için yapilan ilk örnegidir. Yapilan istila ve savaslar bazi olaylari ortaya çikarmistir. Örnegin; yanan bir ev daminin çökmesi sonucu küçük bir çocuk iskeletiyle,  bir çukura atilmis,  bazi organlari eksik  iki erkek, iki kadin ve bir çocuga ait   iskeletler  bu yikimin acimasizliginin kanitidirlar. Yapilan kazilar Islamiyet öncesi 6. yy’da  Lydia ve Karia arasinda  bir iliskinin varligini maddi belgelerle kanitlamistir. Ayrica Sardes’te buli8unan ve üzeri Karia dilinde (Karca)  yazitlarla dolu çanak çömlek parçalari bu Lydia- Karia iliskisinin taniklaridirlar. Heredottos’un  57 yil saltanatta kaldigini bildirdigi Alyattes son yillarinda kendisini görkemli bir mezar aniti yaptirmistir. Kutsal fahiselerin  büyük katkilari sonucunda olusturulan bu görkemli anit Lydia tümülüslerinin en büyügüdür. Bu anit mezar soyguncularinca yagma edilmis bir biçimde ortaya çikarilmistir. Hatta lahit bile bulunamamistir. Bu mezar odasi Lydia duvar isçiliginin en basarili ve en cesur örnegini verir;  Çok iyi perdahlasmis, mermerlesmis kireçtasi bloklari demir kentlerle  sasirtici bir güzellikte bir birine birlestirilmislerdir. 

Ilk çagda çok zengin kisileri Kroisos gibi zengin denilmistir; Bu zenginlik  dogu dünyasini da etkilemis Karun gibi zengin deyimiyle Kroisosun zenginlikleri kastedilmistir. Kroisos çaginda Lydia kralliginin baskenti Sardes zenginliginin etkinligini ve kültürel gelisimin doruguna ulasmistir. Siyasal alandaki uyum sanat olaylarini da etkilemis Kroisos’un  destek ve  istegiyle sanat alaninda büyük eserler olusturulmus  böylece Islamiyet öncesi  6. yüzyilin ortasinda  Lydia  ve sardes Arkaik Dogu Yunan sanatinin merkezi haline gelmistir. Anadolu’nun verimli topraklarini ticaret ve sanat  merkezi olan diger kentlerine kralligina baglayan Kroisous  bunlardan elde ettigi zenginliklerle çok pariltili bir yasam sürmeye baslamis, her yönden Sardes’e  kosan bilginleri iyiliklere bogarak  o zamanki uygar dünyada  kenine büyük bir ün kazandirmis Kroisous döneminde  Lydia devleti, Islamiyet öncesi 5. yüzyilda  oyun yazari Anskhylos’un deyimiyle  altin Sardes ya da altin yatagi Savdus zenginliginin ve kültürel gelisiminin  doruguna ulasti; baskentin bu  göz kamastiran görkem ve zenginligini büyük merak konusu, giderek bir Lydia  hayranliginin  olusmasina neden oldu; Örnegin Lydia’da üretilen parfüm ve kremler, o zamanki dünyanin en çok aranan mallari durumuna geldi. Lydia’ya karsi duyulan hayranlik özellikle Yunan dünyasinda  Lydia kremi ve süs esyalarinin da disina tasti; Söz gelimi Atina’nin ünlü siyah figürlü vazo ressamlarindan birinin Lydia’li ismini tasimis olmasi, bu ilginin coskunlugunu dile getirir.

Ticaret ve endüstrinin  çok gelismis  olmasina karsin, üretilen arti ürünün oransiz   bir bölümü  devlet hazinesi tarafindan yutuluyor ve burada yeniden üretici isleri için kullanilmayip  ya altin  ve gümüs olarak biriktiriliyor yada savasta yararsiz eglencelerde dökülüp saçiliyordu. Bu yüzden gerçek servette  saglanan mutlak artis büyük degildi ve satin alma gücü gereksiz ölçüde sinirliydi, bu nedenle sinirsiz gibi görünen zenginlige karsi  Lydia devletinin  yikilisi çok kolay olmustu.

UYGARLIK TARIHI
Paranin Bulunusu: Uygarlik tarihinde önemli yere sahip olan Lidya Kralligi 141 süren egemenligi boyunca  dogu sorunlariyla ugrasmis ve bu sorunlarin yarattigi korku  kralligin kendisini göstermesine engel olmus. Fakat  sanatta basarili eserler ortaya koymustur. Örnegin dinsel baglarla bagli olan  ve Iyon sanatinin yumusakligi ile dogu sanatinin coskunlugunun karistirilip harman edildigi okullar açilmistir. Yunan etkisininde oldugu Lidya düsünün ve begenisiyle birleserek  sonuçta  vahsi fakat hareket ve dinamizmin  egemen oldugu bir biçim ortaya çikmistir. Lidyalilarin  insanlik tarihi ve kültürüne yaptiklari armaganlardan en önemlisi parayi icat etmeleridir. Ilk çag  dünyasinin ekonomik gelisimini  büyük ölçüde hizlandirmis ve hatta tarihin akisini bile etkilemistir. Sikkeler yaparak ödeme biçimleri  fiyat strüktürünün düzenleme geregi duyuldu. Bunun sonucunda okur yazarliga gereksinim duyuldu. Dolayisiyla herkesin  ögrenebilecegi ve çabuk kullanabilecegi bir alfabenin gelistirilip yayilmasi saglandi.  Lidya krallari  para sistemini icat etmekle insanoglunun ekonomik asamasina çok önemli bir katkida bulunmustur ve modern ekonominin  temelini atmislardir.

Ekonomi ve Ticaret: Sardes halki küçük dükkan halka açik gazinolar ve hatta  genelevleri sahibi olan ilk insanlar oldugu görülür. Yapilan kazi ve eserlerde   bilinen ilk serbest Pazar  kurmuslar  hatta geçmisi dogu pazarlarinin öncesi olarak kabul edilebilir.     
Örnegin  Iyon fincanlar, Aitolio kraterleri, samos alabastronlari      kus biçimli rodos kastleri Lidyalilarin ege kiyilari ve kent devletleriyle ticaret yaptigini göstermektedir. Altinin bulunmasi  doganin ve cografya kosullarinin olusturdugu güzel bir rastlanti olmasi, etkin bir ticaret merkezinde yasayan halkin  ticaret yasamini pratik hale getirecek buluslar yapmasi dogaldir. Çikarilan eserlerde de görüldügü gibi Lidya2nin ilk çag insanini en etkileyen yönü altin zenginligidir. Sardes asagi kentinde  akropelden uzak kurulmus sanayi çarsisinin kurulusunu göstermektedir. Altin isçileri ve mücevherci dükkanlari  ana tanriçanin korumasi altinda bulunmaktadir Lidya’da soylu denilebilecek ve kralin mutlak yönetiminde olmayan zengin sinifin oldugu görülür.

Din: Lidyalilarin diniyle ilgili fazla bilgi yoktur. Ana tanriça Kybele’ye  büyük saygi vardir. Çesitli tapinmalarda bulunurlardi. Uzun saçli rahipleri hadim edilir, vahsi çigliklar attiklari , dinsel törenlerde, teflerini, kirbaçlarini,  zillerini ve kokular yayan saçlarinin buklelerini ana tanriçaya itaf ediyorlardi. Lidyalilar daha çok Yunan dini ve tanrilarinin etkisinde kalmis bir ulus oldugunu gösterir.

Ölü Gömme Gelenegi: Toprak kil ve tastan yapilmis tümülüslerin altinda  bir yere  gizlenmis mermer yada kireç tasindan mezar odalari Lidyalilarin ölümden  sonraki yasamalrini sürdürdüklerine inanilan kanitlardir. Lidyalilar gerçek yasamalrini sürdükleri mekanlardan çok  öldükten sonraki yasamalrini geçirecekleri mekanlara  güzel ve süslü mermer yapi ve sunaklari donatmalari görülür.

Yazi ve Edebiyat: Bulunan bir yazitta Lidya dili ile degil fakat ona yakin bir dille yazilmis oldugu sanilan bir yazi bulunmustur. Sanata çok önem verilen Lidya sarayinda edebiyatin  önemli bir yerinin olmadigi görülür. 
Mimarlik Heykeltiraslik Keramik:  Yapilan kazilarda Sardes’in  çok zarif mermer yontular  ve yine mermerden gelen ve kutsal yapilariyla ün yapmasina karsilik  halk ahsap çatili, kerpiç duvarli yapilar içinde yasiyordu. Bu daha halk ve kralligin arasindaki uçurumu gösterir. Sardes heykeltirasi ekolü iyon sanatinin yumusakligini ve dogu sanatinin coskunlugunun karistirilip harman edildigi kendine özgü özelliklerdir. Lidya bezemesi  çagdasi diger Rodos ve dogu Yunan eserlerinden teknik ve üslup yönlerinden kendine özgü nitelikleriyle kolay ayirt edilebilmektedir. Vazolar üzerine renkli olarak yaban domuzu, arslan, sfenksler, kus, keçi ve dag keçileri betimlemeleri    kraliyet sarayinin  esini ile gelistirilmistir. Fakat hiçbir zaman halk tabakasi üzerinde etki yapamamistir.

Küçük El Sanatlari: Sardes’te sanat yönünden sasirtici, yaratici çabalar mimarlik yontu alanlarinda gösterilmistir. Fildisi oymaciligi ve altin isçiligi yer tutmaktadir. Yapilan kazilarda heykel islemeciligi, altin takilar, dögmeler örnek gösterilebilir. Mermanedler döneminde altin isçiliginde çok yüksek bir becerinin ve mücevhercilikte basitligini yitirmis  uzun bir geçmise dayanan çalismanin varligini ortaya koyar. Enteresan bir seyde küpeye çok önem verilmesidir. Sardes’li kadinlar ve Lidyali süvarilere ait elli altin küpe bulunmustur.
Günlük Yasam: Sardeslilerin aksam yemegi için kirmizilar giydiklerini ve fildisi ayakli, mor dösemeli yataklarina önemle uzandiklari anlatilir. Güzel kokulari Lidyan denen kaplarda saklamalari  güzellik merhemlerinin sürülmesi uzun saçarlini süs esyalari kullanmalari  toplantiya gidilirken mor giysiler, kokulu merhemlerin saçlara sürülmesi onlara büyük zevk vermesi  bir yasam tarziydi. Lidya halki oyunun her türlüsüne düskündü. Kumar oyunlari ve asik kemigi ile oynana oyunlar basta gelirdi. Görünüse bakilirsa mimarlik açisindan  çok yoksul donatilmis illerdi. Yasamlari oldukça sikici olmasi ve Lidyalilar bu oyunlari yasamalarina daha renkli bir hale getirmek amaciyla bulmuslardir. Müzik konusunda pek açik olmayan belgelere sahibiz. Yalniz  paktis denilen Lidya liri oldugu ve süvarileri savas yürüyüslerinde uyum saglanmasi için flüt ile kaval kullandiklari belirtilir.

—————

Geri